Özellikle bazı gazeteci arkadaşlarımızın ardı ardına ortaya koyduğu iddialar ve tespitler, Kartal Belediyesi’ni kamuoyu önünde daha hesap verebilir belediyeciliğe zorlarken, ilçedeki muhalefet bu durumu fırsata çevirmekte nedense zorlanıyor görüntüsü çiziyor.
Evet, gerek sosyal medya gerek belediye meclisinde muhalefetin, belediye yönetimine yönelik eleştirilerini okuyor ve dinliyoruz. Ancak görünen o ki gazetecilerin tespitleri ile harekete geçirdiği kitle, siyasetçilerin muhalefetine aynı şevk ve heyecanla sarılmıyor.
Sebebi nedir?
Gerçekte de ülkede ve yerelde siyasetin kalitesinin düşüklüğünün belgesi olabilir mi?
Geçmişe bakıyorum da isimler rüzgar gibi geçti filmini anımsatıyor. Mehmet Ali Büklü, Ali Duranoğlu, Mehmet Sekmen, Arif Dağlar, Altınok Öz ve şimdi de Gökhan Yüksel belediye başkanlığı yaptı.
Kartal’dan ülke çapında siyasete yürüyen isimler geliyor aklıma, Mehmet Moğultay, Adnan Kahveci, Mustafa Kul ve daha niceleri.
Belediye meclislerinden ülkenin önemli kurumlarına yürüyenler. Mesela Ali Müfit Gürtuna, Ümit Özerol.
Her biri ayrı ayrı kaliteli, bilgili ve birikimli isimler olarak anılıyorlar.
Onların dönemlerinde görev yapan belediye meclis üyelerini anımsıyorum. Çoğunu isim isim bilirdik. Mesleklerinde zirveye ulaşmış, çevrelerinde gönülleri fethetmiş, vatandaşın derdi ile dertlenmeyi ilke edinmişlerdi.
Ya şimdi?
Bence Kartal Belediyesi’nin ve aslında siyasi partilerin yerel teşkilatlarının tamamının yaşadığı bunalımın sebebi de bu geçmiştir.
Geçmişin kalite ve liyakatinin yükü altında ezilmeleridir.
Bugün belediye meclisi üyesi olmak, belki birkaç kişiyi ayırırsak memleketçilik, ekipçilik ve adamcılık ile mümkün olduğu için çok önemli vasıflar gerektirmiyor. Mimar, mühendis, avukat, mali müşavir ya da başkaca uzmanlığınız olmasından çok, memleketinizin neresi olduğu, hangi ekipten olduğunuz ve kimin adamı olacağınız daha önemli hale gelmiş durumda.
İşte bu sebeplerle çok ciddi iddialara ciddi cevaplar vermek yerine meclisi eğlence yerine dönüştürenleri ve ne yazık ki onların üslubuna uyarak aynı şekilde muhalefet edenleri görüyoruz.
Anlayacağınız acı ama gerçek.
Liyakat! Liyakat! Liyakat!
Bu öncelik sağlanmadıkça, toplum düzelmez, kurumlar düzelmez, ülke düzelmez.
Basın yazar. Birileri inkar eder ama ortaya gerekçe koymayıp eğlenceye vurur.
Güle oynaya sıkıntı çekeriz.
Düzelir mi peki? Bir daha ki seçimde listeleri görelim. O zaman söylerim.
Hoşçakalın.